top of page

Kanserojen Davranışlar

  • Atıf Büyüksoy
  • 19 Kas 2016
  • 3 dakikada okunur

Sıradanlığa giden alt yoldaki yolcular ego, düşkünlük, kıtlık, kıyaslama, rekabet ve kendini kurban görme kültürel yazılımını sonuna kadar yaşarlar. Büyük insan olmaya giden üst yoldaki yolcular, olumsuz kültürel etkilerin üstüne çıkarak, hayatlarının yaratıcı kuvveti olmayı seçerler. Büyüklüğe giden yolu tek bir sözcük ifade eder; ses. Bu yolda olanlar iç seslerini bulur ve başkalarına kendi seslerini bulmaları için ilham verirler. Diğerleri bunu hiçbir zaman yapamazlar. (Stephen Covey)

Benimki gibi bir kurumda çalışmanın ne demek olduğunu bilemezsiniz.

Benimki gibi bir patronun, yöneticin olsaydı, sizin bu anlattıklarınızı başarabilmenin hiçbir yolu olmadığını anlardınız.

Çok işim var. Diğerlerine bakıyorum, onlar benim gibi çalışmıyorlar.

Toplum, kurban rolünü oynamaya düşkün!

Keşke patronum bu kadar kontrol budalası olmasaydı...

Keşke bu kadar yoksul doğmasaydım...

Keşke daha iyi bir yerde yaşasaydım...

Keşke babamdan böyle öfkeli bir mizaç geçmeseydi bana...

Keşke çocuklarım bu kadar isyankar olmasalardı...

Keşke departmanımız siparişleri sürekli yüzüne gözüne bulaştırmasaydı...

Keşke bu kadar gerileyen bir sektörde yer almasaydık...

Keşke çalışanlarımız bu kadar miskin ve hevessiz olmasalardı...

Keşke eşim daha anlayışlı olsaydı...

Düşünce tarzları açık. Sadece iki alternatif görürler; Hiçbir şey değişmeyecek, ya istifa ederim, ya ayrılırım ki bunu yapacak durumda değilim. Ya da elimden geleni yapıp bu gerçekle yaşarım, o kadar!

Sonuç ; Ben, kurbanım.

Sorunun dışarıda olduğunu düşünüyorsanız, işte bu düşünce sorunun ta kendisidir. Toplum kendini kurban görme ve suçu başkasına atma düşünce donanımını fazlasıyla üretir ve pekiştirir. Ama siz de ben de doğuştan gelen yeteneklerimizi, hayatlarımızın yaratıcı kuvveti haline getirme ve onları bir kurumdaki etkimizi artıracak yaklaşımı seçmek amacıyla kullanma gücüne sahibiz. Biz kendi patronumuzun lideri olabiliriz. (Stephen Covey)

Kendi içsel eylem bütünlüklerine sahip olmayan insanlar, dışlarındaki kaynaklarda güvence ararlar. Çevreleriyle eş bağımlı oldukları için, aşağıdaki kanserojen davranışlara girerler. (Stephen Covey)

Eleştirme

Temelinde kötü niyet olduğu zaman gözler görmüyor, kulaklar duymuyor. Doğru yanlış oluyor, yanlış çok daha yanlış. Sizin yaptığınız hata bir tecrübe değil, başkasının neden olduğu bir sonuç oluyor!

Yakınma

En çok siz mi iş yapıyorsunuz ? En çok siz mi çalışıyorsunuz? Diğerleri hiçbir şey yapmıyor mu?

Kıyaslama

Başkalarının başarılarında gerçekten mutlu musunuz ?

Rekabet

Rakibinize saygı duyuyor ve gösteriyor musunuz ?

Çekişme

Bırakın artık!

Bu beş duyusal kanser, kelimenin tam anlamı ile kanserli hücrelerini ilişkilere, bazen de bütün bir kültüre yayar. O durumda öylesine kutuplaşmış, öylesine bölünmüş bir kurumunuz olur ki, müşterilere sürekli yüksek kalite sunmanız neredeyse imkansızdır.

Tam aksine, müşterileriniz ile sohbet ederken, kurumunuz ile ilgili dertleri paylaşır halde bulursunuz kurumun bireylerini!

Gerçekleştirilen xQ anketine katılanların yüzde 70’i mesai arkadaşlarının işler yanlış gittiğinde suçu başkasına atma eğilimi gösterdiklerini söylüyor. İşte bu sebeple, insiyatif almak için, bir vizyon, erişilecek bir standart ya da ulaşılacak bir gelişim düzeyi gerekiyor. İşi yaparken, disiplin gerekiyor. O işe gönül vermeniz, ve onu değerli bir amaca doğru vicdanınızla ya da ilkeleriniz doğrultusunda tutkuyla yürütmeniz gerekiyor. (Stephen Covey)

Ve işte burada karşınıza bolluk bilinci çıkıyor. Bolluk bilinci, hayatı tek galibi olan bir rekabet olarak görmek yerine, sürekli genişleyen bir fırsat, kaynak ve varlık pınarı olarak görmeniz demektir. Kendinizi başkaları ile kıyaslamaz, onların başarıları için gerçekten mutlu olursunuz. Kıtlık bilincine sahip insan, kıyaslama temelli bir benlikten çıkar ve başkalarının başarısını tehdit olarak algılar. Tersini söyler ve öyle davranır gibi görünseler de, bu başarıları hasetle karşıladıklarını bilirler. Bolluk bilincine sahip olanlarsa rakiplerini en değerli ve en önemli öğretmenlerinden biri sayarlar. (Stephen Covey) Hiç kimse, en sonunda hangi yüzünün gerçek olduğunu şaşırmaksızın, kendisine bir yüzünü, kalabalığa da farklı bir yüzünü uzun süre gösteremez. (Nathaniel Hawthorne)

Beden için, bir kalp krizi geçirdiğinizi varsayın; şimdi buna göre yaşayın.

Zihin için, meslek hayatınızın yarısının iki yıl olduğunu varsayın, şimdi ona göre hazırlanın.

Kalp için, bir başkasının onun için söylediğiniz her şeye kulak misafiri olduğunu varsayın, şimdi ona göre konuşun. (Stephen Covey)

Keşfetmekten asla vazgeçmeyin. Bütün keşiflerimiz sonunda, başladığımız yere varıp, orayı ilk defa tanıyacağız. (T.S.Eliot)

Sorun asla yeni, değişiklik yaratan düşüncelerin zihninize nasıl katılacağı değil, eskilerin nasıl dışarı atılacağıdır. (Dee Hock)

Commenti


bottom of page