Yarın...
- Atıf Büyüksoy
- 25 Haz 2017
- 1 dakikada okunur

Krishnamurti'nin 1971 yılında New York City'de gerçekleştirdiği söyleşi'den ufak bir bölüm. Zamana dair, yarın'a dair...
Zaman yaşlanmaktır. Zaman hüzündür. Zaman hiçbir şeyi dinlemez: işte size saatle ölçülen kronolojik zaman. Onun var olması şart, yoksa otobüsünüzü yakalayamazsınız, yemek pişiremezsiniz ve benzer başka ne varsa yapamazsınız. Ama başka türlü bir zaman da vardır, kabul ettiğimiz. O da; "Yarın olacağım; yarın değişeceğim; yarın dönüşeceğim"; psikolojik olarak zamanı yaratmış durumdayız; "yarın".
Psikolojik açıdan bir yarın var mıdır?
Bu soruyu ciddiyetle sormak içimizi korkuyla doldurur. Zira yarın istiyoruz: "Yarın sizinle tanışma zevkine sahip olacağım, yarın anlayacağım, hayatım yarın farklı olacak, yarın aydınlanmayı gerçekleştireceğim". Dolayısıyla yarın hayatınızdaki en önemli şey haline geliyor.
Bu soruyu kendinize sorun ve gerçeği öğrenin.
Yarın diye bir şey var mı? Kısacası yarın düşüncenin zaman olarak icadıdır ve psikolojik açıdan yarın yoksa bugün hayatta ne olur? Muazzam bir devrim olur, öyle değil mi? O zaman bütün eylemleriniz köklü bir değişime uğrar. O zaman şu anda eksiksiz bir bütün olursunuz, geçmişten gelip şimdiki zamandan geçerek geleceğe uzanan bir öngörüde bulunmazsınız.
Yaşamak budur. Her gün ölmektir. Bunu yapın, bugünü tamamıyla yaşamak ne demektir öğrenirsiniz. Sevgi bu değil midir? "Yarın seveceğim" demezsiniz değil mi? Seversiniz ya da sevmezsiniz. Sevginin zamanı yoktur, sadece hüznün zamanı vardır. Öyleyse insanın kendi adına zamanın ne olduğunu ve "yarın yok" diye bir şeyin olup olmadığını öğrenmesi şarttır.
Yaşamak budur. İşte o zaman sonsuz bir yaşam olur., çünkü sozsuzluğun zamanı yoktur.
Comments