Nasıl İşitme Engelli Oldular ?
- Atıf Büyüksoy
- 1 Kas 2016
- 2 dakikada okunur

Bu konuda TUIK'in güzel ve detaylı bir çalışması mevcut. Bir insan neden işitme engelli olur dediğimizde, sanırım aklımıza ilk gelen konu akraba evlilikleri oluyor. Halbuki biliyor musunuz ? İşitme engellilerimizin %67'si kentlerde, %33'ü kırsal kesimde yaşıyor. Tabii ki bu bilgi akraba evliliklerinin açık bir açıklaması değil ama biraz sonra yazacaklarımın aslında ufak bir girişi belki de...
Önce, kendi güzel ailemden başlamak isterim. Hakkımda kısmında eğer benimle tanıştı iseniz, canım annem ile babamın işitme engelli olduğunu da görmüş olmalısınız. Nasıl işitme engelli oldular ? Her ikisi de bebeklik dönemlerinde maalesef işitme duyularını kaybetmişler. Ve hayat onları bambaşka bir hayatın akışına bırakmış ister istemez. Canım annemin bebekken yanında bir şey patlaması, canım babamın da menenjit rahatsızlığının kendisinde bıraktığı iz, her ikisinin de %100 duyamama ve konuşamamalarına neden olmuş. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin her ikisine de.
Peki Türkiye'deki genel görünüm nedir ? Nasıl işitme engelli oldular ?
İşitme engellilerimizin %27'si maalesef gebelik döneminde yani anne karnında bu engel ile karşılaşmış. %13,9'u doğum sırasında, %22'si aynı annem ile babam gibi bebeklik döneminde (1 yaş altında), %35 ise 1 yaş üzerinde ortaya çıkmış. %2 gibi de ilginç bir oran var. Maalesef net olarak engelin çıkış anı ve zamanı konusunda bilgilerinin olmadığını ileten bir kitle. Sanırım farkedilme anı ile gerçekleşme anı arasında bir boşluk var bu konuda ya da bilgilendirme sorunu.
Engellerin nasıl oluştuğu ile ilgili de güzel bir araştırma var. İşitme engellilerimizin %4,6'sı bir kaza sonucu, %46,2'si bir hastalık nedeni ile, %27,5'i genetik, kalıtsal bozukluklar ve doğum sırasında yaşanan problemler nedeni ile duyularını kaybetmişler. Yaklaşık %20'si ise nasıl engelli olduklarını bilmiyor.
İşitme engellilerimizin %60'ının anne ve babası akraba değil. Ama ve maalesef %40'ının akraba :(
Ya kardeş çocukları, ya da kardeş torunları, maalesef ve maalesef...
İşitme engelli gördüğümüzde, bazen bir film gibi izliyoruz onları. Film izlemekte güzel tabii ki ama senaryosuna hakimseniz! Bu bilgiler ve araştıracağınız diğer tüm bilgiler işte bir senaryo olsunlar sizlere. İzlerken bile böyle izleyin. Bilin. Destek olmak. Onlar için emek vermek. Gözlerinin içine bakmak. İşte o zaman bu filmin izleyicisi değil, yönetmeni olursunuz, ışıkçısı olursunuz. O zaman da müthiş mutlu olursunuz, müthiş huzurlu olursunuz.
Sokakta, metroda, otobüste, yani hayatın içerisinde gördüğümüz işitme engelliler olduğu gibi görmediklerimiz daha çok biliyorsunuz. İşitme engellilerimizin %24'ü çalışamayacak durumda ağır engelli maalesef. Ciddi bir oran. Ayrıca bir de psikolojik bir boyutu var. Çünkü işitme engellilerimizin yüzde 20'si engelleri nedeni ile kendilerine iş verilmeyeceğini düşünüyorlar. Bu psikolojiye neden olan sebepleri de araştırmak gerekir.Kurumların bakış açısından, ailelere kadar uzanacak geniş bir yelpaze çıkacaktır karşımıza. Ayrıca, işitme engellilerimizin %3,7'sinin de çalışmasına ailesi izin vermiyor.
İşitme engellilerimize, ya da diğer engellilerimize el uzatın. Dokunun. Hissedin. Bunun için okullarını ziyaret edin. Tabii ki dernekleri ziyaret edin. Faaliyetlerine katılın.
Bir çok inceleme pek çok insanın yüzleşmesi gereken en büyük zorluklardan birinin hayatın dengesi olduğunu göstermiştir. İnsanlar genellikle işe ve diğer baskı yaratan etkinliklere öylesine odaklanırlar ki, gerçekten en çok üzerine titredikleri ilişkiler, etkinlikler bir kenara itilir. Sonunda, acele tiryakisi olup çıkarlar. (Stephen Covey) Acele tiryakisi olmayın. Hayat=Hayat Yakınlarınıza da, sizin için önemli konu ya da kişilere de, engellilerimize de gerekli zamanı ayırın, özeni gösterin.
İşinizi yaparken bile, eminim ki, mevcut koltuklarımız ile, odaklanırsak, engellilerimiz için de bir fırsat yaratmak asla zor olmayacaktır.
Sevgilerimle,
Atıf Büyüksoy
Hayat=Hayat
Comments